İş sebebiyle Kütahya'ya geleli iki ay olmasına rağmen bir hafta sonunu burada geçirememenin verdiği alışkanlık sebebiyle geçen hafta sonu da rotamı İzmir'in tatil beldelerinden olan Yeni Foça'ya çevirdim.Tabi Eren Bey'in davetini de geri çevirmek olmazdı :)
Gece geçen yolculuğun ardından cumartesi sabahı güzel bir deniz havasıyla karşılaşmış olmak paha biçilmezdi.Ege'nin o dar, klasik sokaklarından motorumuzla sıyrılarak enfes kokuların yükseldiği sevimli fırınımıza geldik.Odun ateşinin verdiği lezzetin mamüllere yansımasını hissetmem ile beraber tatilde her şeyi yemek serbest felsefesinin en büyük savunucuları arasında kendime bir yer buldum.Bir dünya yiyecek alıp ödenen meblağların azlığı da İzmir’in bu güzelliğini gözler önüne seriyor.
Dostlarla yapılan güzel bir kahvaltıdan sonra yat turuna çıkacağımız Eski Foça’ya doğru hareket ettik. Burada grubumuza katılan arkadaşlarla çok büyük olmayan (bize tahsis edilmiş gibiydi) yatımızla denize açıldık.Durduğumuz koylarda yüzmenin verimliliğini sonuna kadar kullandık diyebilirim.Mahmut arkadaşımızın doğum günü sebebiyle yapılan hoş sürprizin bir fotoğrafını da aşağıda görebilirsiniz.Yatta tanıştığımız Alman çiftte muhabbete ayrı bir hava verdi.Robin’e tesbih sallamayı öğretmemiz inşallah Almanya’da kötü bir vakayla sonuçlanmaz.
Akşam yemeği için ise tercihimiz Yeni Foça sahilindeki balık restoranlarından Orfoz oldu.Meze ve ara sıcakların tercih edildiği yemekte, ızgara ahtapot, güveç karides, kalamar tava en dikkat çeken klasiklerdendi.Izgara ahtapotu kuru bulmamla beraber güveç karides fena değildi.Kalamar tava ise daha iyi marine edilebilirdi diye içimden geçirmedim değil.Bu restoranlarda en çok dikkat edilmesi gereken ise siparişinizi vermediğiniz yemeklerin adisyonda karşınıza çıkabiliyor olması.
Pazar günü ise Kozbeyli köyüne gitme fikrini herkes olumlu karşıladı.Köydeki davul zurna sesini köye ayak bastığım için muhtar çaldırıyor sansam da bir sünnetin olduğunu öğrenmemiz fazla uzun sürmedi.Gelelim aşağıdaki sevimli yere.Biraz soluklanmak için oturduğumuz mekanda yemek köylü teyzelerimizin ellerinden bir birinden lezzetli yiyecekler yediğimiz kesindi.Gözleme, mantı, baklavayı deneme şansımız oldu.Yenen bu lezzetlerin karşısında ödenen meblağların uygunluğu ne kadar güzelsin be Anadolu dememe tekrardan vesile oldu.
Kozbeyli köyündeki misafirliğimizden sonra eski foçaya geçtik.Burada yaptığımız gezi ve fotoğraf çekimleriyle beraber güzel bir hafta sonunu daha belleğime kazımış oldum.
Yine biten bir hafta sonunun ardından paylaşımlarda bulunduğun güzel bir beldeden ayrılmanın getirdiği burukluk ve hüzün.Kafamda yine cevabı belli sorular...Bir ömrü düşündüğünde insan; saniye, dakika demiyorum günler bazında kaçabilen bir yaşam.Oysa ki her gün son gün, ıskalamamak için hayatı.Evet evet yine çantam dolu dönüyorum, düşünmek ve yaşamak için...